Ali Rıza Önder ‘Kayseri Basın Tarihi’nin yazarı. Önder, Kayseri’de ilk gazeteyi çıkartan Yunus Bekir’in yeğeni. Aslında kendisi yargıç. Yüksek Hakimlik yapmış birisi. Dün Ankara’da Ali Rıza Önder’in doğumunun 101, ölümünün 25. yılı dolayısıyla bir anma programı yapıldı. Ankara Türk Dil Kurumu Konferans Salonu’nda düzenlenen anma programında damadı Prof. Dr. Cengiz Ertem, panel yöneticisiydi. Kızı Prof. Dr. Tuna Ertem ile Prof. Dr. Mustafa Argunşah, Prof. Dr. Bayram Durbilmez, Havva Gaygusuz ve Anayasa Mahkemesi eski Başkanı Yekta Güngör Özden de konuşmacılar arasındaydı. TDK Başkanı Prof. Dr. Gürer Gülsevin’in ev sahipliği yaptığı toplantıya Gazeteciler Cemiyeti Başkanı sıfatıyla ben de katıldım. Merhum Önder’in yeğeni Bahri Coşkun, Prof. Dr. Ali Kaya ve Erciyes Dergisi Sahibi Alim Gerçel de toplantı için Kayseri’den gelmişti. Burada konuşulanların detaylarını inşallah yarın yazacağım.
Erciyes Dergisi, 502. sayısını Ali Rıza Önder’e ayırmıştı. Ekim 2019’da yayınlanan bu dergiye ben de bir yazı gönderdim. Derginin kapağıyla birlikte o yazıyı takdirlerinize sunuyorum:
“Sözlerimin başında Erciyes Dergisi’ni yıllardır çıkartan merhum büyüğümüz Av. Nevzat Türkten’i rahmetle anıyorum. Hem Nevzat Amca’nın zamanında hem de O’nun vefatından sonra bu bayrağı yere düşürmeden yükselten Âlim Gerçel Ağabey’e de Dergi’nin kesintisiz yayınındaki fedakârlık nedeniyle şükran borçluyum… Kültür ve sanat dergilerini uzun ömürlü tutabilmek pek kolay değil. Hele hele çizgisini bozmadan dergiyi yaşatabilmek çok daha zor… Nevzat Türkten ve Alim Gerçel bunu başarabilmiş fedakar, gayretli, örnek insanlar… Günümüzün moda deyimiyle ‘Yerli ve Millî’ insanlar. Bu yazımızın konusu ne Erciyes Dergisi ne de bu Dergimizi yayınlayan kıymetli büyüklerimiz. Nasip olursa bir gün o konuda da üç- beş kelam ederiz. Bahri Coşkun 40 yıl önce Kayseri Meslek Yüksek Okulu’nda dersimize girerdi. O gün bugündür ilişkimizi hiç kesmedik. Benim gazeteciliğe başladığım tarih 1981’dir. Yüksekokuldan önce hatta lisede okurken okumaya, araştırmaya, yazmaya başlamıştım. O tarihte ‘işletme dersi’mize giren Bahri Coşkun’un Kayseri’de ilk gazeteyi çıkartan Yunus Bekir’in yeğeninin oğlu olduğunu bilmiyordum. Bunu çok sonra öğrendim… Annesi Ümmügülsüm teyzeyi ilk cemiyet başkanlığım döneminde (2010) tanıyınca, ilerlemiş yaşına rağmen, müthiş hafızasını, şair ruhunu, zekasını görünce, kendi kendime ‘Tamam dedim, demek ki şairlik, yazarlık, bu ailenin genlerinde var.’ Bir süre önce, Bahri Hocam, “Veliciğim Erciyes Dergisi, Ali Rıza Dayım için özel bir sayı yapacak. Bir yazı yazarsan sevinirim” dedi… Fiilen gazetecilik, hatta medya işletmelerinin idareciliğini yapanların günlük yazmakta bile zorlandığı böyle bir ortamda hocamın 3. ikazından sonra bu satırları yazmak için bilgisayarın başına oturdum… Evet, Ali Rıza Önder gerçekten her gazetecinin hatta herkesin örnek alması gereken ‘Önder’ bir insan. Elbette bu özel sayıda Ali Rıza Önder’in biyografisine dostlarımız uzun uzun yer vermiştir. Buna ayrıca değinerek tekrara düşmenin anlamı yok. Kayseri’de yayınlanan ilk olan Erciyes’in Maarif Encümeni adına sahipliğini yapan Yunus Bekir’in kardeşi Ali Çavuş’un oğlu olan Ali Rıza Önder’in istikamet çizmesinde eminim ki amcasının büyük etkisi olmuştur. 1918 doğumlu olan Ali Rıza Önder, ilkokulda okurken eminim, amcası Yunus Bekir’in 1931 yılındaki vefatına kadar O’ndan ciddi manada etkilenmiştir… Önder’in daha ortaokul öğrencisi iken, o günün yokluk ve sefalet içerisindeki şehrinde ‘Yurdum’ adıyla Kayseri Gazetesi’nde şiir yazmasının başka izahı olamaz…15 yaşında bir çocuğun bunu başarması mutlaka daha öncesinde aldığı aile terbiyesi ve etkisiyle izah edilebilir. Ali Rıza Önder ‘hukuk’ okumuş… Yani yargıç… Hatta Yargıtay üyeliğinden, yani yüksek hâkimlikten emekli olmuş… Bu malumatı niçin ifade ettiğimi arz edeceğim. Bahri Coşkun 16 Eylül’de aradı ve “Veliciğim Yunus Bekir’in torunu Kayseri’ye geldi. Adı da Yunus Bekir, seninle tanıştırmak istiyorum. Bir öğle yemeği yiyelim” dedi. Buluştuk… Yunus Bekir Yurdakul, Yunus Bekir’in oğlu İbrahim Hakkı Yurdakul’un oğluymuş. İzmir’de yaşıyor. Dedesinin adını taşıyan Yunus Bekir radyocu, müzisyen, yazar, editör, velhasıl marifetli hoş sohbet bir insan… Bahri Coşkun ve Yunus Bekir Yurdakul’la sohbetimizde de ifade ettim… Bizim kültürümüzde yargı mensupları (hâkim ve savcılar) halkla mesafelidir. Bundan da haksız sayılmazlar. Halka bir mesafe koymayan yargı mensubu ertesi gün kapısının nasıl çalınacağını kestiremez… İşte Ali Rıza Önder bildik hâkim-savcı yapısını tersyüz edercesine aslında gerçek bir halkbilimci… Hâkimlik yaptığı Anadolu’nun dört bir yanında halk hikâyelerini derlemiş, bunları derlemekle de kalmamış kitaplaştırmış. Anadolu insanının çilesini, acısını, sevdasını, hasretini terennüm ettiği şiirleri, ağıtları derlemiş, bunların bir kısmını TRT ve müzik repertuarımıza kazandırmış. Bugün bile hukuk dili ağdalı… Ali Rıza Önder tüm bu derleme çalışmalarını bundan 80 yıl kadar önce öz Türkçe ile yazmış… Yani bir hukuk adamı olan Ali Rıza Önder iyi bir halk bilimci, halkçı, aynı zamanda da Türkçü… Türkçe sevdalısı bir gönül insanı… Ben gazeteciyim. Bugün de hasbelkader Kayseri Gazeteciler Cemiyeti’nin Başkanlığı’nı yürütüyorum. Bu yazıyı da Ali Rıza Önder’in bizim mesleğimize katkıları odaklı bitirmem gerek…
Türkiye’nin birçok manada sıkıntılı olduğu bir süreçte, ilk ve orta öğretiminden sonra hukuk okuyup, hâkim olan Önder, yukarıda zikrettiğim halkbilim çalışmalarının yanı sıra, amcası Yunus Bekir’den mülhem olsa gerek yazma merakıyla birlikte Kayseri Basın Tarihi’ni de kaleme almış. Ali Rıza Önder’in kaleme aldığı ‘Kayseri Basın Tarihi 1910-1960’ bugün bizim mesleğimizin tek başucu kitabı… O günün şartlarında ve bunca işi arasında Ali Rıza Önder Kayseri basınının 50 yılını kitaplaştırırken, bizler bunca kolaylığa rağmen Kayseri basın tarihinin 109. yılında daha ikinci elli yılın basın tarihini kitaplaştıramadık. İnşallah 110. yılda Erciyes Üniversitesi İletişim Fakültesi ve Gazeteciler Cemiyeti olarak bunu başaracağız. Bunun için merhum Ali Rıza Önder için yazdığım bu satırların başlığını ‘Gerçek Bir Önder’ diye koydum. Biz O’nu örnek alıp ‘Önder’ kabul etseydik bugün Kayseri basını çok daha farklı yerlerde olurdu… İnşallah yine önümüzdeki yıl, yani Kayseri Basınının 110. yılında hizmete sunacağımız ‘Kayseri Gazeteciler Cemiyeti Basın Müzesi’nde hem Yunus Bekir hem de Ali Rıza Önder en müstesna şekilde yerlerini alacaktır… Bu ‘Özel Sayı’ için Âlim Abi’ye, Prof. Dr. Bayram Durbilmez Hocamıza ve emeği geçen herkese şükranlarımı sunuyorum…”