Yeniden merhaba.
Kısa bir aradan sonra; yeniden köşe yazıları yazmamıza imkan tanıyan Kayseri Net Haber.com’un değerli yöneticileri ve saygıdeğer dostlarımıza sonsuz teşekkürlerimi sunarak başlamak istiyorum.
İlerleyen zamanlarda bu sütunda sizlerle buluşmadan önce; Kayseri’yle ilgili bilgi dağarcığımızı yeniden biraz tazeleyelim istiyorum. Bakalım Kayseri deyince neler geliyor akla. Bazı bilgileri tekrarlayalım. Dünyanın en eski şehirlerinden olan Kayseri, klasik çağlarda ‘Kapadokya’ adı verilen bölgede bulunuyor. -60 milyon yıl öncesine dayanan Kapadokya bölgesine başka bir yazıda değineceğiz-
İpekyolu’nun geçtiği Kayseri’nin ismi; Latince ‘Caesarea’ Yunanca ‘kaysaria’ adıyla Arapça ‘Kayser’ biçiminden Türkçeleştirilmiş. Eski isimleri Mazaka ve Kaisareia (Fransızca Césarée). Kayser veya Osmanlıca Kaysar; Roma ve Doğu Roma (Bizans) imparatorlarına verilen ‘Caesar’ ünvanının İslam ülkelerinde kullanılan biçimi. Osmanlı Sultanları da 2. Mehmed-Fatih Sultan Mehmed’ten başlayarak ‘Kayser-i Rum’ unvanını kullanmışlar.
Bu bilgileri neden mi sıralıyorum? Bugünkü sahip olduğumuz Kayseri topraklarının varoluşu aynı zamanda ‘Kayseri’ ismiyle müsemma. Romalı devlet adamı Sezar’dan başlayarak; bu topraklara varis olduğu iddiasındaki Rus Hükümdarlarının İstanbul’un fethinden sonra kullanmaya başladıkları Sezar’ın Rusça biçimi ‘Çar’ unvanından, Kutsal Roma Germen İmparatorluğu’na, Avusturya İmparatorluğu’ndan, Alman imparatoru II. Wilhelm’e kadar bu topraklar için verilen mücadele ‘Kayseri’ isminde kendini buluyor.
Bu sütundan sizlerle düşüncelerimizi paylaşırken tarihten gelen bu mücadele ruhunu; millet ve memleket adına değerlendirme gayreti içinde olacağız. Bardağın dolu tarafını görmeyi erdem sayacak; ancak boş olan kısmını da görmezden gelmeyeceğiz. Özellikle olaylara halkın ve vatandaşın penceresinden bakmaya çalışacağız. Şimdiden söyleyelim sürçü lisan edersek affola!