BÖBREK SAĞLIĞI İÇİN TUZ’DAN UZAK DURUN
“Böbrek hastalıkları toplumumuzda önemli bir ölüm ve işgücü kaybı nedenidir. Hastalığın sinsi seyretmesi , toplumsalfarkındalığın yeterli düzeyde olmaması, risk faktörlerinin fazla olması hastalığın yaygınlığının en önemli nedenleridir.” diyen Melikgazi Hastanesi Dahiliye Bölümünden Uzm. Dr. Ömer Faruk Arcasoy, “Toplumun %15’i hastalıktan etkilenebilmektedir. İnsanımızın hastalığın farkında olmaması nedeni ile son dönemde böbrek yetmezliği ( SDBY) gelişmekte ve yaşam kalitesi bozulmaktadır.
Yüksek maliyetli diyaliz ve böbrek nakli tedavileri ile bireyin ve ülkenin sağlık bütçesini ciddi olarak tehdit etmektedir. Kronik böbrek hastalarında ölüm ve maluliyet riskleri sağlıklı bireylerden 10-30 kat daha yüksektir. Yüksek maluliyetoranları ve kötü yaşam kalitesi, bu hastaların aile ve sosyal yaşantılarını olumsuz etkiler ve ekonomik üretkenliklerini engeller.
Kronik böbrek hastalığı basit ve ucuz kan ve idrar testleri ile kolayca teşhis edilebilir. Erken evrede saptandığında hem kronik böbrek hastalığına özgü genel önlemler, hem de altta yatan veya eşlik eden hastalıklara yönelik tedavi yaklaşımlarıile ilerlemesi engellenebilir veya geciktirilebilir. Üstelik, riskli bireylere yönelik etkin tarama ve tedavi ile hastalığın gelişimi önlenebilir.
Düzenli ve dengeli beslenme, ideal vücut ağırlığının korunması, düzenli fiziksel aktivite, alkol-sigara gibi zararlı alışkanlıklardan uzak durmak, tuz tüketiminin azaltılması, yeterli su içilmesi kronik böbrek hastalıklarının gelişmesini önlemek için yapmamız gereken basit önlemlerdir.
Diyabet, hipertansiyon, böbrek taşı, ailede böbrek hastalığı öyküsü, kalp hastalığı olanlar, tekrarlayıcı idrar yolu enfensiyonları kronik böbrek hastalığı açısından riskli bireylerdir.
Gece idrara çıkmak, idrar miktarında azalma, vücutta şişlik, kaşıntı, halsizlik, yorgunluk, cildin kirli toprak rengine dönüşmesi, kilo kaybı, iştahsızlık, bulantı, kusma, nefes darlığı hastalığın belli başlı belirtileridir. Fakat tanı laboratuar ile mümkündür. Bu belirtileri olan kişilerin mutlaka hekime başvurmaları ve kan Üre ve kreatin düzeylerine baktırmaları gerekmektedir. Son dönem böbrek yetmezliği tablosu yerleştikten sonra geriye dönüş söz konusu değildir. Bu yüzden amaç hastalığın önlenmesi, geciktirilmesi olmalıdır.
Bu nedenle risk faktörü olan bireyler belli aralıklarla taranmalı, önleyici basit tedbirler toplumda uygulanmalı özellikle yeterli su tüketimi sağlanmalı ve tuz kullanımı azaltılmalı, sofralardan kaldırılmalıdır. Son dönemde bebek yetmezliğinin ülkemizdeki en önemli nedeni şeker hastalığıdır. Bu nedenle şeker hastaları hekim kontrollerini aksatmamalı, tüm vizitlerde böbrek durumunu gösteren kreatin tetkiki yapılmalı, hastaları kan şeker seviyelerinin uygun seviyelerde olacak şekilde tedavileri düzenlenmelidir. Çoğu kez hasta ve hekimlerin uygulamaktan çekindiği insülin tedavisi de böbrek hastalığına gidişi geciktire bilmektedir.”